En sevdiğim illüstratörlerden biri Platon'un Mağara Alegorisini çizmiş. Bir şeyler demek istedim ben
de altına.
Mağaradan çıkan, akıl değil. Dolayısıyla mağaradan çıkmak düşünsel bir mesele, yani felsefe değil.
Ben bir insan hayvanıyım, bir bedenim var. Ben hissediyorum, bir yüreğim var. Ben düşünüyorum,
bir aklım var. Bu üçünün dansında, verilerinin toplamından daha büyük bir şey ol'uyorum, bir
ruhum. Mağaranın dışını bilebilen de, aklım değil ruhum. Yani bu ruhani bir deneyim.
Deneyim çünkü eylemde olan, mağaradan "çık"mayı düşünen, yapıp edip beceren akıl. Olan,
deneyimleyen yaşayan, ruh.
Anlayan yerim aklım; soran, anlatan, öğreten.
İdrak eden; ruhum. İçeride susan, dışarıya bakan. Bu ikisi bir değil. Anlamak için çabalayabilirim. Belli
bir anda, belli bir sürede, belli bir miktar anlamayı seçebilirim. İdraksa anladığım şeyi, kendi vakti
geldiğinde, muhtemelen ben hiç de beklemezken içselleştirdiğim an gerçekleşen. Üzerinde pek de bir
iradem olmayan o ayma anı. Mağaradan çıkaran bildiklerimin çokluğu değil, idrak.
Hakikati yalnızca felsefe ile "aramak", nereden olduğunu hatırlamasam da bir yerden duyduğum
örnekle; tek bacakla koşmaya çalışmak gibi. Üstelik aslında ikinci bir bacağım ve hatta denge için
fayda sağlayabilecek kollarım da varken. Onlara da ayıp ederek.
Hakikat'e dair bir merakım varsa, evet felsefe mutlaka geçmem gereken bir yol. Ama nihai hedef o
değil. Felsefe cevabın kendisi değil. O bir araç, amaç değil. Bugün bunun, başta bilgelik aşkı ile yola
çıkmış felsefecilerin çoğunluğu tarafından, gözden kaybedilmiş olduğunu deneyimliyorum. Felsefe ile
oynarken keyiften kendinden geçip, yolu boşverip orada kalmaya karar veren, üstüne bir de "yol
burada durmaktır" diye anlatıp duran ruhlar görüyorum.
Felsefenin yürünmesi, ve bir yerden sonra da artık aşılması gerek.
Bir de şöyle bir şey geçti aklımdan; belki, mağaranın dışındaki deneyim, dil ötesi bir deneyimdir. Geri
dönenin körlüğü, deneyimi dile (logos) tercüme edememesinin metaforudur. Ama bunu birileri illa
düşünmüştür zaten 😊
Bunları neye dayanarak mı söylüyorum ? İç sesime, içime sinen doğruya ... Felsefeci kimliğimin
bir yandan bunları söylememle ilgili yaşadığı anksiyeteye rağmen.
***
Doğu'ya "bak"alım 🍀
Yorumlar
Yorum Gönder